Nefes darlığı, ses kısıklığı, yutma güçlüğü gibi belirtiler veren şah damarı tümörleri çocuk yaşlarda da görülüyor. Prof. Kalko geçtiğimiz günlerde ameliyat ettikleri hastanın 5 yaşında olduğunu belirterek tıp literatüründeki en genç hasta olduğunu kaydetti.
Nefes darlığı, ses kısıklığı, yutma güçlüğü, kısmi felç gibi belirtiler veren şah damarı tümörleri genelde iyi huylu tümörlerdir. Uzmanlar bu tümörlerin mutlaka çıkarılması gereken tümörler olduğuna vurgu yaparak hastalarda ilerleyen dönemde felç geçirme veya boğularak ölme gibi tehlikelere neden olduğunu belirtiyor. Bulundukları bölge itibari ile ameliyat şansı düşük olan bu tümörler Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Kalko’nun geliştirdiği teknikle lokal anestezi ile çıkarabiliyor. Kalko bu gibi tümörlerin genetik geçişli olduğunun altını çizerek ailede hikayesi olanların mutlaka şah damarı tümörü açısından tetkik edilmeleri gerektiğinin önemine vurgu yaptı.
Bu tarz tümörlerin genelde iyi huylu olduğunu ancak bulundukları bölge itibari ile mutlaka çıkarılmaları gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yusuf Kalko,” Ender görülen bir rahatsızlık olan şah damarı tümörleri beyne giden toplardamarlara yakın bölgede olduğu için ses kısıklığı, nefes darlığı, nadir de olsa kısmi felçle sonuçlanabiliyor. Şah damarı tümörleri 3 tipten oluşuyor. Damara yapışık olmayan basit tip olarak tanımladığımız tip 1 ile damarı 180 derece saran tip 2 ve damarı 360 derece saran tip 3 dediğimiz kötü yerleşimli tümörler olarak sınıflandırılıyor. Bu tarz tümörler genellikle iyi huylu olurlar ancak bulundukları bölge itibari ile mutlaka çıkarılmaları gerekir. Çünkü burası dile, ses tellerine, nefes borusuna yakın ve hassas bir bölgedir ayrıca şah damarının ve beyne giden toplardamarların bulunduğu bölgedir. Dolayısıyla buradaki tümörler için saatli bomba tabirini kullanabiliriz.” dedi.
Bazen hiç belirti vermeyebiliyor.
Şah damarı tümörlerinin hiç belirti vermeden de ilerleyebildiklerine dikkat çeken Kalko,” Ses kısıklığı ve nefes darlığının yanı sıra yutma güçlüğü, boyunda ele gelen kitle ya da ağırlık hissi yapabileceği gibi hiç belirti vermeden de ilerleyebilir. 15 santime kadar büyüyebilen fakat hiçbir şekilde belirti vermeyen ve dışarıdan kendini göstermeyen tümörler söz konusu, bazen de 3-4 santim büyüklüğünde olup kendini gösteren tümörlerden bahsedebiliriz. Sonuç olarak tümörün boyutu ne olursa olsun bulundukları bölge itibari ile mutlaka alınması gereken tümör türleridir. Şah damarı tümörlerinin tanısını Kulak Burun Boğaz uzmanları koyar. Bu yüzden saydığım belirtilerle karşılaşılması durumunda mutlaka bir Kulak Burun Boğaz Uzmanına başvurmak gerekir. Şah damarı tümörlerinde genetik geçiş de önemli bir faktör. Bu yüzden ailede; anne, baba ve kardeşlerde şah damarı tümörü hikayesi varsa diğer aile bireylerinin de mutlaka tetkik edilmesi gerekir.” şeklinde konuştu.
Şah damarı tümörü görüldüğü an çıkarılmalıdır.
Şah damarı tümörlerinin görüldüğü an mutlaka çıkarılması gerektiğinin önemine değinen Kalko,” Şah damarının etrafında dilimizi hareket ettirdiğimiz sinir, yüzümüzü hareket ettiren sinir, ses sağlayan sinir, beyin toplar damarları, nefes ve yemek borularımız var. Şah damarı tümörleri büyüdüğü zaman buralara bası yapar. Eğer zamanında bu kitleye doğru müdahale yapılmazsa kitle çok büyüyor ve hasta boğularak ölebilir, felç olabilir, ses felci olabilir ya da yüzünde eğiklikler oluşabilir. Bu yüzden şah damarı tümörleri görüldükleri anda çıkarılmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Çocuklarda da görülüyor.
Şah damarı tümörlerinin çocuklarda da görüldüğüne değinen Dr. Kalko,” Literatürdeki en genç hasta 8 yaşındaydı. Ancak geçtiğimiz günlerde 5 yaşındaki bir çocukta da şah damarı tümörüne rastladık ve ameliyatını yaptık. Bu hasta şu anda tığ literatüründeki en genç şah damarı tümörü hastası. Biz bu ameliyatları uygun hastalarda lokal anestezi ile yapıyoruz. Ancak son hastamızın yaşı çok küçük olduğu için ameliyatı genel anestezi altında gerçekleştirdik ve tümörü başarı ile aldık.” dedi.
Lokal anestezi ameliyatın risklerini minimize ediyor
Lokal anestezi ile yaptıkları ameliyatların avantajlarına değinen Prof. Kalko,” Özellikle tip 1 ve tip 2 dediğimiz tümörlerin bulunduğu hastalara rutin olarak lokal anestezi uyguluyoruz. İleriki dönemde tip 3’ün de buna katılabileceğini düşünüyoruz. Şah damarı tümörü ameliyatlarında genel anestezideki standart risklerin dışında bir de yüz ve boyundaki sinirlerin zedelenme riski söz konusu. Ameliyat, yüz sinirini etkilerse yüzde gerilme ya da yüz felci, ses sinirini etkilerse ses kısıklığı, şah damarını etkilerse inme gibi pek çok risk taşıyor. Kazara bir sinir hasarı yapılsa bu da hastanın hayatına mal olabilir. Lokal anestezide ise tümörü kaldırdıkça hasta rahatsız oluyor, öksürüyor ya da şiddetli ağrı duyuyor. Biz de ona göre önlem alıyoruz. Daha yukarıdan ya da daha aşağıdan sinire dokunmadan alıyoruz tümörü. Ayrıca önemli bir değer nokta da Şah damarı tümörlerinde genel anestezi altında tansiyonla ilgili çok ciddi sıkıntılar yaşanabiliyor. Lokal anestezide böyle bir sıkıntı ile karşılaşmadık. Ameliyat ortalama 1 saat sürüyor. Hasta yoğun bakıma girmeden normal odaya alınıyor. 1-2 gün içerisinde de taburcu oluyor.” dedi.
HABER: ŞÜKRİYE ÖZGÜL