EKSİ SAĞLIK VE TURİZM BAKANI BÜLENT AKARCALI: “TÜRKİYE’DEKİ SAĞLIK HİZMETLERİ KAPSAM AÇISINDAN İNGİLTERE VE ABD’NİN ÖNÜNDE”…
Eski Sağlık ve Turizm Bakanı Bülent Akarcalı ile Türkiye’de sağlık sektörü, sağlık turizmi ve turizm sektörünün son durumuna yönelik Dr. Kalko’ya özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Çarpıcı açıklamalarda bulunan Akarcalı,” Türkiye’deki oteller ve özel tatil köyleri uluslararası standartlarda hizmet veriyor. Sağlık hizmetlerini ise kapsam açısından değerlendirdiğimizde gerek kendi vatandaşına gerekse yabancı vatandaşlara verdiği sağlık hizmeti İngiltere ve ABD’nin önünde.” dedi.
Sağlık turizmi konusuna nasıl girdiniz?
Ben Türkiye’nin önce sağlık sonra turizm bakanlığı yapmış tek kişisiyim. Konu ile bağlantı da kendiliğinden bu şekilde doğrudan ortaya çıkıyor. Turizm bakanlığım döneminde sağlık turizmi fikrini ortaya atmıştım. Sağlık turizmi derken yalnız hastanelerde tedavi görmekten bahsetmiyorum. Sağlıklı yaşamdan bahsediyorum. Özellikle kışları tamamen kapkaranlık geçen kuzey ülkelerindeki yaşlı insanların gelip kış aylarını daha sağlıklı ortamda Türkiye’de geçirmeleri için ortaya atmıştım.
Bu yaklaşım da şundan kaynaklanıyordu. O zaman Türkiye’nin hastane altyapısı dışarıya hizmet verebilecek düzeyde değildi. Atılımlar 1990’lardan sonra başladı. 2000’lerden sonra atılımlar hızla ilerlerken sağlık turizmi konusu da yavaş yavaş başladı. 2010’lardan itibaren ben de sağlık turizmi konusunda çeşitli etkinliklerde çalışmalarda bulundum.
Turizmde ciddi bir başarı elde edildi. Bu başarımızın altında yatan husus nedir?
Turizmdeki başarının altında yatan en önemli husus bir bakanlığın ve ilgili kurumların olması oldu. Bu sayede Türkiye’de turizm uluslararası standartlar ölçüsünde oldu. Bu gelişme her açıdan oldu. Gerek bina kalitesi, gerek hizmet kalitesi gerekse fiyat politikası açısından.
Yurt dışındaki bir turist Türkiye’de 5 yıldızlı bir otele gelmek istediği zaman o otelde nelerin olacağını biliyor artık. Türkiye’de 5 yıldızlı, 3 yıldızlı veya özel tatil köyü dediğiniz zaman bunun tam anlamı ile dünya standardında olduğu biliniyor artık. Dünya standartlarındaki bu hizmetler bellidir ve hiçbir zaman sürpriz söz konusu değildir.
Sağlık turizminde de bu başarıdan söz edebilir miyiz?
Türkiye sağlık turizmi açısında pek çok avantaja sahip bir ülke. Türkiye muazzam bir pazara hitap ediyor. Tüm rakipleri arasından THY (Türk Hava Yolları) sayesinde ve diğer özel havayolları sayesinde ciddi anlamda sıyrılıyor. Dünyanın dört bir tarafından İstanbul gibi bir merkeze yolcu getirebilme şansına sahip bu havayolu şirketleri. Başka bir vesile araştırmıştım. THY ve diğer üç havayolu şirketinin toplam 500’e yakın uçağı var. Muazzam bir şey bu. Bunların ortalama koltuk kapasitesi 200 desek, yüz bin koltuk çıkıyor ortaya. Bir uçağın günde asgari iki kere uçtuğunu düşünürsek; bunun 100 bini yurt içi olsa dışarıdan her gün 100 bin yolcu getirme kapasitesi olduğu ortaya çıkıyor. Bu hakikaten muazzam bir şey.
Öte yandan Afrika’da 40 tane büyükelçiliğimiz oldu. Her yerde varız. Dolayısı ile o ülkelerden Türkiye’ye sağlık turizmi konusunda muazzam bir talep var. Ortadoğu hakeza. Mesela Bartın’a gitmiştim iki sene önce. Bu dönemde Irak’tan sağlık turizmi için Bartın’a yılda yaklaşık 25 bin kişi geliyordu.
Türkiye’nin diğer avantajı da vize konusu. Avrupa ülkelerine, Amerika’ya, Hindistan’a gitmek için çok zor vize şartları varken Türkiye’de hemen hemen bu şartlar hiç yok.
Türkiye’deki hastaneleri teknoloji, teçhizat, donanım, hizmet ve hekim başarısı açısından değerlendirmek gerekirse neler söylersiniz?
İlk etapta şunu söylemek lazım. Türkiye’de turizm yatırımları sayesinde 1983’ten 1990’lara kadar neredeyse 1000’e yakın otel inşa edildi. Dolayısı ile inşaat sektörü Türkiye’de kaliteli ve büyük binalar yapmayı öğrendi. Önce bina yapmayı çok iyi bilmek lazım. Türkiye o konularda geçmişte o kadar geriydi ki. Meclisin karşısındaki büyük Ankara otelini, İzmir’deki büyük Efes otelini Almanlar yapmıştı. O dönem böyle binaları yapabilecek Türk firmalar yoktu çünkü. Biz kaliteli bina inşa etmeyi çok iyi öğrendik ve bunu çok kısa bir sürede başardık. Bu başarı hastanelerimize de yansıdı. Bu aşamadan sonra hastaneleri nasıl daha iyi cihazlarla donatırız aşamasına geçtik. Leasing yöntemleri ile artık Türkiye’deki hastaneler en çağdaş teknolojilerle, teçhizat ve makinelerle donatılıyor bu sayede. Bu cihazların ömürleri çok uzun aslında ama teknolojik ömürleri daha kısa. Cihaz 20 sene çalışabilir ama 5 sene sonra çok daha iyisi çıkıyor ortaya. Bu konuda dört-beş tane tanınmış firma var. En son teknoloji makineleri Türkiye’ye getiriyor, 3-4 sen sonra bu firmalar onları alıp yerine yenilerini veriyorlar. Türkiye’den aldıkları elden geçirilip başka ülkelere gönderiliyor.
Türkiye’nin sağlık sektöründe gelişmiş olması, sağlık sektörünün de büyümesini bu imkanlar sağlıyor. Şu anda Türkiye’nin kendi vatandaşlarına ve yabancılara verdiği sağlık hizmeti kapsam olarak İngiltere’nin, ABD’nin önünde. Ki İngiltere bu alanda bir aralar örnekti dünyaya.
Sağlık sektöründe ABD’ye baktığımızda 50 milyon Amerikalıyı kapsayacak Sağlık Reformu büyük tepkilere neden oldu. Oradaki düşünce ‘sağlık alanı için hiç parası olmayanların harcamaları neden bizim cebimizden çıksın?’ zihniyetidir. Bununla birlikte Brüksel’de katıldığım bir toplantıda Dünya Bankası’nın sağlık alanındaki bir uzmanı, ABD’nin sağlık sektöründeki durumunu şu ifadelerle anlattı: “Barack Obama Sağlık Reformu yasasını kongreden eğer geçirebilirse beş sene sonra Amerika sağlık hizmetlerinin tüm ülkedeki vatandaşlara ulaştırılması konusunda belki bugünkü Türkiye’nin düzeyine gelebilir.’ Bu ifadeden de anlaşıldığı gibi biz bu alanda çok iyiyiz. Bu bakımdan bu mesleğin erbabı olan kişilerin bu işe el atması dışarıya verdiğimiz hizmetin kalitesi konusunda güvence verecektir.
Sayın Yusuf Kalko gibi kendini tıbbi ispat etmiş kişilerin bu konuya ciddi el atmaları son derece müspet bir olay. Benzer örneklerin gelişmesi gerekir ve sağlık turizmi bezirgan anlayışlı kişilerin değil Yusuf bey gibi hem mesleğine hakim hem işini en ciddi şekilde yapan kişiler tarafından yürütülmesi Türkiye’nin yük akı olur.
Röportaj: Şükriye Özgül